Mirasın Açılması Sebepleri
MÖHUK m. 20/2 uyarınca “mirasın açılması sebeplerine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabidir”. Bu nedenle, mirasın açılması için, terekenin bulunduğu ülke hukukunda öngörülen sebeplerden birinin gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bütün diğer hukuklarda olduğu gibi Türk hukukunda da mirasın açılmasına sebep olan temel olay, miras bırakanın ölümüdür. Ölüm karinesi uyarınca, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolan kişiler, cesetleri bulunmasa dahi ölmüş sayılır. Bunun dışında gaiplik de Türk hukuku uyarınca mirasın açılması sebeplerinden biridir. Ancak yabancılık unsuru taşıyan miras meseleleri bakımından gaipliğin mirasın açılması sebeplerinden birini teşkil edip etmediği, MÖHUK m. 20/2 gereğince terekenin bulunduğu ülke hukukuna göre belirlenecektir. Buna mukabil, ilgilinin gaip olup olmadığı ve gaiplik kararının hangi andan itibaren hüküm ifade edeceği meselesi bir ön mesele teşkil eder. Bu ön mesele hakkında gaiplik konusunda yetkili olan hukuk tatbik edilir.
Mirasın İktisabı
Türk hukukunda mirasın geçmesi (intikali) birbirini takip eden iki aşamada gerçekleşir. Birinci aşama “mirasın iktisabı yani kazanılması” aşaması, ikinci aşama ise “mirasın taksimi (paylaşılması)” aşamasıdır.
Bu iki aşamadan ilki olan mirasın iktisabı aşamasının ele aldığı temel meseleler şunlardır: Mirasın açılması ile mirasçılar terekeyi ölüm anında, kanun gereği kendiliğinden mi kazanırlar, yoksa mirasçıların terekeyi kazanmaları miras bırakanın ölümünden sonra yapılması zorunlu bazı işlemlere mi bağlıdır? Mirasçılar, iktisap ettikleri mirasın külli halefi midir, yoksa sadece mirasın kendi paylarına düşen kısmını mı iktisap ederler?
Türk, İsviçre, Alman ve Fransız hukuku bakımından
Mesela Türk miras hukuku uyarınca, kanuni mirasçılar, terekeyi, miras bırakanın ölümü anında -mirası kabul ettiklerine dair bir beyanda bulunmalarına gerek olmaksızın- külli halefiyet yoluyla kendiliğinden kazanırlar. Türk hukuku gibi, İsviçre, Alman, Fransız hukukları uyarınca, mirasçılık sıfatı, miras bırakanın ölümü ile başlar. Mirasçı, terekeyi miras bırakanın ölümü anında iktisap eder, dolayısıyla “tereke bir an için bile sahipsiz kalmaz”.
İtalyan hukuku bakımından
İtalyan hukuku uyarınca, miras bırakanın ölümü üzerine mirasçılar terekeyi kendiliğinden iktisap etmez. Miras bırakanın ölümü üzerine miras öncelikle potansiyel mirasçısı tarafından kabul edilmelidir. Mirasın, potansiyel mirasçısı tarafından kabul edilmesine kadar geçen süre içinde terekenin bir mirasçısı yoktur. Bu dönemde miras, sahipsiz olup, boşluktadır. Uyuyan miras statüsündedir.
İngiliz hukuku bakımından
İngiliz hukukunda, terekenin mirasçısı tarafından kazanılması ancak daha ileri bir tarihe denk gelir. İngiliz hukuku uyarınca miras bırakanın ölümü üzerine terekeyi mirasçılar iktisap etmez. Terekeyi iktisap eden kişi, tereke idare etmekle görevli personeldir. Tereke idare etmekle görevli terekeyi borçlarından arındırdıktan sonra, tereke de kalan bir varlık varsa, kalan bu varlığı miras bırakanın vasiyetnamesi veya kanun hükümleri çerçevesinde mirasçılara paylaştırmak zorundadır. Mirasçılar ancak bu aşamada mirası iktisap eder.
MÖHUK m. 20/2 uyarınca “mirasın iktisabına ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabiidir.” Şu halde, terekenin mirasçılar tarafından -Türk hukukunda olduğu gibi- miras bırakanın ölümü üzerine kendiliğinden mi iktisap edileceği yahut -İtalyan hukukunda olduğu gibi- belirli işlemlerin yapılmasının ardından mı iktisap edileceği sorularının cevabı, terekenin bulunduğu ülke hukukunca verilecektir. Ayrıca terekenin Türk hukukunda olduğu üzere mirasçılar tarafından bir bütün olarak mı iktisap edileceği yoksa İngiliz hukukunda olduğu üzere mirasçıların sadece kendi paylarına tahsis edilen tereke kısmını mı iktisap edecekleri sorusu da yine terekenin bulunduğu ülke hukukunca cevaplanacaktır. Bunun dışında, mirasın reddi konusu da yine terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabidir.
Mirasın taksimi
Tıpkı mirasın iktisabı gibi, mirasın taksimi konusu da MÖHUK m. 20/2 hükmünde terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabi kılınmıştır. Mirasın iktisabı ve mirasın taksimi, mirasın intikalinin birbirini takip eden iki aşaması olmaları nedeniyle, bu iki aşamanın iç içe geçen birçok yönü bulunmaktadır.
Mirasın taksimi konusu, birden fazla mirasçı bulunması durumunda gündeme gelir. Türk miras hukuku uyarınca, terekeyi külli halefiyet yoluyla iktisap eden birden fazla mirasçı arasında miras ortaklığı bulunur. MÖHUK m. 20/2 gereğince terekenin bulunduğu yer hukukuna tabi olan meseleler, mirasın taksimi kapsamında ele alınan meselelerdir. Bu çerçevede, mirasçılar arasında bir miras ortaklığı kurulup kurulmadığı, mirasın taksim biçimi, terekeye dahil malların kısmen taksiminin mümkün olup olmadığı, miras payının devri, mirasçıların tereke borçlarından ne şekilde sorumlu olduklarına ilişkin esaslar,” mesela Türk hukukunda olduğu gibi miras ortaklığının sona ermesinden itibaren başlayacak beş yıllık süre boyunca müteselsilen sorumlu olunup olunmayacağı gibi meseleler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabiidir.