Yurtdışında boşanmanın geçerliliği için öncelikle ülkemizde bu boşanmayı gerçekleştiren mahkemenin kararını kabul edilmesi gereklidir. Bunun için öncelikle yapılması gerekenler aile hakimliğine yani aile mahkemesine başvurulmalıdır. Bu başvuru yurt dışı boşanmaları tanıma davası olarak gerçekleşir. Böylece yurt dışında boşanma gerçekleşirse ülkemizde de gerçekleşmiş olur.

Yurtdışında Boşanmanın Ülkemizdeki Geçerliliği
Yurtdışında Boşanmanın Ülkemizdeki Geçerliliği
Boşanma davası açılabilmesi için ön koşullar: 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununa göre boşanma davasından bahsedilebilmesi için varlık mevcudiyeti gerektiren koşullara devam etmekteyiz.
Yurtdışında Yapılan Evlilikler
Evliliğin şekline yapıldığı ülke hukuku uygulanır. Evlenme işleminin nüfus siciline kaydedilmemiş olması evliliği geçersiz kılmaz. Bunu somut bir şekilde açıklamak gerekirse Bir Türk vatandaşının Türkiye Dışında farklı cinsten bir birey ile yapacağı bir evlilik; evliliğin gerçekleştiği ülke kanunlarına göre geçerli ise Türkiye’de de geçerli sayılmaktadır.
Uygulamanın Türk Medeni Kanunun sınırları dışında olması yada O evliliğin Türkiye için geçerli olup olmayacağı tartışma konusu yapılamaz. Tek istisnası aynı cinsten iki bireyin yapacağı evlilik Türk Kanunlarına göre Onay görmez. Yani Bir kadın yada erkeğin örneğin İskoçya’da kilise nikahı ile evlenmesi neticesinde Türkiye’de evli kabul edilir. Yada en somut örneği Amerika Las vegas kentinde çiftler yarım saat içerisinde evlenebilmektedirler. Bu evlilik Türkiyede geçerlidir.
Aşağıda yargıtayda görülen bir dava Yurt dışında yapılan bir evlilik ve daha sora yine yurt dışında yapılan bir boşanma davasının tanınmasına yöneliktir. Sorun Yurt dışında yapılan evlilik de Erkeğin yabancı eşinin soy adını taşımasından kaynaklanır. Daha sonra Türkiye’de de yeniden evlenen erkeğin; bulunduğu ülkeye yeni eşini götürmek istemesi ve bu nedenle boşanmasının tanınmasını bu yurt dışında yaptığı boşanmadan bir hukuki fayda sağlaması sebebi ile ve Yerel mahkemede görülmeyen bu davanın yargıtayda temyiz de tekrar ele alınması ile farklı bir sonuç doğmuştur.
Yurtdışında Boşanmanın Ülkemizdeki Geçerliliği İçin Örnek Dava İncelemesi
“…Tarafların Almanya’da Alman Hukukuna uygun olarak resmi memur önünde evlendikleri, bu evliliğin Alman Nüfusunda kayıtlı olduğu ancak; davacı A…t’in Alman vatandaşı karısının soy adını alması nedeniyle Türkiye’deki A…t’in nüfusuna kaydının yapılmadığı hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı A…t; Alman eşinden Alman Mahkemesinin kararıyla boşandığını belirterek bu kararın tanınmasını istemiş, yerel mahkeme; “Tarafların evliliğinin Türk yasaları çerçevesinde geçerli olmadığından nüfusa kaydedilmediğini, bu nedenle de tanıma isteğinde bulunulmayacağı” gerekçesiyle isteği reddetmiş karar davacı tarafından temyiz olunmuştur. Davacının, daha sonra evlendiği Türk Vatandaşı karısını Almanya’ya götürmek istediği ancak Almanya’da verilen boşanma kararı tanınmadığından bunun mümkün olamaması nedeniyle temyize konu davayı açtığı anlaşıldığından; davanın görülmesinde hukuki yararının bulunduğu hususu sabittir.
Evlenme tarafların evlendirme memuru huzurunda evlenme iradelerini açıklamalarıyla oluşur. (TMK. m. 142) Evlenme iradesinin olumlu şekilde evlendirme memuru önünde açıklanmasıyla oluşan evlenme akit inin; nüfus siciline kaydedilmemiş olması, akti geçersiz kılmaz. (YİBK, 14.6.1965 t, 3/3) Evlenme ehliyet ve şartları, taraflardan her birinin evlenme anındaki milli hukukuna tabidir.
Evliliğin şekline yapıldığı ülke hukuku uygulanır. (5718 s. MÖHUK. m. 13) Yurt dışında yabancı yetkili makamlar önünde Türk Vatandaşlarının yaptığı evlenmeler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine uygun olmak ve butlanla batıl olmayı gerektiren bir sebep bulunmamak kaydıyla geçerlidir. Evlenmekle Türk vatandaşlığını kazanan kadın, kocasının hanesine tescil edilir.(5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 24, 25) Davacının Almanya ’da Alman Vatandaşıyla yaptığı evlilik akdi şekil yönünden 5718 sayılı Milletler arası özel Hukuk Usulleri Kanununun madde 13/2’ye uygun olup “evlenme akdi” gerçekleşmiştir. Davacının Alman eşinin soy adını alması nedeniyle bu şekilde kaydının Türk nüfusuna yapılmaması (TMK: m. 187) bu evliliği geçersiz kılmaz ve yok sayılmasını gerektirmez. O halde isteğin 5718 sayılı Milletler arası Özel hukuk Usulleri Kanununun maddi 53, 54, 58. hükümleri çerçevesinde incelenip bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde reddine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
İsrail’de Evlenen Birinin Türk Yasalarınca Geçerli Sayılması
Bu alttaki örnek de ise İsrail’de geçerli olan vekil ile evlenmenin Türk Yasalarınca geçerli sayılmamasını kanıtlayan bir örnektir. Bu nedenle Boşanma Davasından bahsedilmesi olanaksızdır.
..Evlendirme memuru, evleneceklerden her birine birbiriyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar. Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur.(TMK.m.l42) İsrail’de yapılan evlenmede davalı-davacı koca bizzat hazır bulunmamış, vekaletname ile temsil edilmiş ve evlilik yapılmıştır. Vekaletname ile yapılan evlenme Türk Hukuku açısından yoklukla malul evlenme dir. Bu yön nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.”
1-“…Boşanmaya ve çocukların bu sebeple velayetleri hakkında karar verilebilmesi için tarafların, hukukun tanıdığı biçimde evli olduklarının tespiti gerekir.
“Evlenme ehliyetine ve şartlarına taraflardan her birinin evlenme anındaki milli hukuku uygulanır. Evlenmenin şekli, yapıldığı yer hukukuna tabidir” (2675 sayılı kanun 12). Hakim, bu yönü görevi gereği kendiliğinden re’sen araştırmak zorundadır. Kaldı ki, bu yön taraflar arasında ihtilaflıdır. (11.11.1991 tarihli cevap dilekçesi).
Davalının 30.1.1992 tarihli dilekçedeki şarta bağlı beyanı, bu yönün araştırılmasına engel olmadığı gibi, tarafların serbestçe tasarrufta bulunamayacakları davalarda ikrarları hakimi bağlamaz (MK.150, HUMK.95). O halde tarafların hukuka uygun evliliğinin olup olmadığı öncelikle araştırılmalıdır. Yukarıda aynen alman Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Kararında sözü edilen “Yabancı Resmi Belgelerin Tasdik Mecburiyetinin Kaldırılması” ve “Bazı İşlem ve Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulması” hakkındaki sözleşmelerle, belirli istisna kapsamında kalmadıkça yabancı ülkede düzenlenen belgeler,
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 296. maddesi
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 296. maddesinde tarif edildiği biçimde tasdiki taşımadıkça delil olarak kabul edilemez. Getirtilen davalıya ait aile nüfus kaydında taraflar evli gözükmemekte dirler. Tarafların evliliklerini gösteren 13 Aralık 1991 tarihli belge, İzlanda Makamlarınca düzenlenmiştir. Yukarıda sözü edilen sözleşmelere İzlanda’nın usulüne uygun katıldığı belli olmadığı gibi, bu belge, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca “Mahallinde mer’i Kanunlara mutabık (uygun) olduğu mahalli Türk şehdenberi veya Türk siyesi memurları tarafından tasdik” unsurunu da taşımamaktadır.
İzlanda’nın açıklanan sözleşmelere usulüne uygun katılıp katılmadığı Dış işleri Bakanlığından sorulup, katılmadıkları anlaşılırsa taraflardan tasdik şerhini taşıyan belge getirmeleri istenecek yerde, mevcut belge yeterli görülerek bozmaya karşı direnilmesi doğru değildir.
2- “Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri eşlerin müşterek milli hukukuna tabidir. Eşler aynı vatandaşlıkta iseler müşterek ikametgah hukuku, bulunmadığı takdirde müşterek mutad meskenleri hukuku, bunun da bulunmaması halinde Türk Hukuku uygulanır”
(2675 s. Kanun 13). “Hakim, Türk Kanunlar ihtilafı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygular” (2675 s. Kanun 2). Bu sebeple yabancı unsurlu boşanma davasında uygulanacak hukukun tespitinde, Hakim tarafların beyanı ile bağlı olmadığı gibi, uygulanacak hukuk kurallarının tespiti bakımından tarafların yardımını isteyebilir.
Görüldüğü üzere, bu davada uygulanacak hukukun tespiti bakımından tarafların tabiiyetlerinin belirlenmesinde de zaruret vardır. “Bir kimsenin Türk vatandaşı olup olmadığı hakkında Türk makamlarınca tereddüde düşüldüğü takdirde bu husus İçişleri Bakanlığı’ndan sorulur” (403 S. Türk Vatandaşlığı Kanunu 39). Davacı, davalının İzlanda tabiiyetine geçtiğini ileri sürmekte müşterek milli hukukun İzlanda hukuku olduğunu savunmaktadır.
Davalının İzlanda Vatandaşlığına geçtiği yönünde yukarıda sözü edilen 13.12.1991 tarihli onaysız belgeden başka bir kayıt yoktur. Bu belgede yazılı olanların gerçek olduğu kabul edildiği takdirde, davalının İzlanda Vatandaşlığını almak için Türk Makamlarından izin alıp almadığı veya Türk Vatandaşlığından çıkıp çıkmadığının tespiti ve hatta Türk Vatandaşlığı Kanunun 25. maddesi uyarınca Türk Vatandaşlığını kaybedip etmediğinin belirlenmesi önem kazanmaktadır.
403 sayılı kanununun 39. maddesi
İşte bu sebeplerle 403 sayılı kanununun 39. maddesi uyarınca davalının vatandaşlığını araştırmak zorunluluğu doğmaktadır. Öte yandan davacının Vatandaşlığını araştırmak ve belgelemek gerekir. Çünkü Türk Vatandaşlık Kanununun 5. maddesi uyarınca “Bir Türk ile evlenen yabancı kadın Türk Vatandaşlığına geçmek istediği veyahut evlenmekle eski vatandaşlığını kaybettiği takdirde Türk Vatandaşlığını kendiliğinden kazanır”.
Yabancı ülkede taraflar boşanmış olsa bile yabancı ilamlar tanınmadıkça veya “tenfiz” edilmedikleri sürece hukuki sonuç doğurmayacağından taraflar evli sayıldığından açılan boşanma davasının esasının incelenmesi gerekir.
“…Yabancı ilamlar tanınmadıkça veya tenfiz edilmedikleri sürece hukuki sonuç doğurmaz. ( 2675 SK. md. 34 ) Dosyaya tercümesi ibraz edilen yabancı mahkemece verilen ilamın tanınması veya tenfiz edildiği hakkında bir delil getirilmemiş olup taraflar kayden evlidir. O halde taraf delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde davanın konusuz kaldığından bahisle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”
Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması
Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınmasına ilişkin hüküm kesinleşmedikçe, davalı tarafından açılan karşı boşanma davası konusuz kalmaz. Bu bakımdan kadının açtığı karşı boşanma davasının esası hakkında toplanan deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
“…Dosyaya alman nüfus kaydına göre; tarafların ( ikisinin de) 3.10.2001 tarihinden bu yana aynı zamanda Belçika vatandaşı oldukları anlaşılmaktadır. Davacı (kadın ) işbu boşanma davasını 23.09.2003 tarihinde açmıştır. Türkiye’de açılan boşanma davası devam ederken, davalı kocanın Belçika Mahkemelerine başvurarak orada, boşanma kararı almış olması, işbu davanın Türk Mahkemelerinde görülmesine engel değildir. Yabancı Mahkemece verilmiş bulunan boşanma kararının Türk Mahkemelerinden verilen boşanma kararının sonuçlarını hasıl edebilmesi ( MÖHUK md. 41/1 ) yabancı ilamın tenfiz koşullarını taşıdığının hükmen tespitine, (tanıma kararı verilmesine) bağlıdır. ( MÖHUK md. 42/1 ) Böyle bir tespit kararı verilmedikçe yabancı mahkeme kararı Türkiye’de Türk Mahkemelerinden verilen bir boşanma kararının sonuçlarını doğurmaz.Davaya devamla tarafların delilleri toplanarak hasıl olacak sonuç uyarınca karar vermek gerekirken, açıklanan yönler gözetilmeden hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.”
Yurt dışında yapılan evlenmenin tespit ve tescili görevi ise Nüfus İdaresine aittir.
“…Yabancı ülkede evlenmenin tespit ve tescili görevi Nüfus İdaresine aittir. Bu yön gözetilmeden davanın reddi yerine kabulü ve yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”